Kayıtlar

Mart, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

günah çıkarma

Resim
 Gökten bir meteorun düşüp bir delip açması gibiydi; büyük bir fikir belirdi, krater açtı zihninde. "Hayat yaşamaya değer değil" Minicik bir kıvılcım yetti ve şimdi yüreğinde bir yangın başladı bilmenin verdiği yük ile. Hayata dair en önemli güdüsünü yitirmişti. Zarif, yılların acı verici gerçeğinden nasibini almamış elleri kendi bedeninden günah çıkarıyordu, hislerini kelimelerin tükendiği yerde boğuyordu. Belki okuyucum anlamayacak, bilmeyecek gerçekleri lakin genç bir kızın hayatı toz pembe gerçeklerle özene bezene süslenmemiştir. O gerçekler keser, parçalar, oyuklar açar saf genç kızın yüreğinde. Yine de yapılacak bir şey yoktur bu durumda. Anladıktan sonra ne durmayı ne de durmayı düşünmemeyi başarabilirsin. Hayattan kuş olup gökyüzü denen ölümde yitmek istersin ama "ama"larda boğulursun. Kızın kor gibi yanan, çakmak çakmak yüreği artık kaldıramayacağı kadar küllerinde boğulunca oynanacak tek bir hamle kalmıştır. Bir vasiyetname yazmak. Önce kız hayata küfreder

Cam

 8,2,6..diye gidiyor sırça hisler. Bu sayılar yüzünden yürüyen bir eczaneyim. Adımlarından ilaç tıkırtıları duyuluyor. Pembe bulantı taşıyor ilaç kutusu bedenimden. Uyutmak istiyorlar beni. Unutturmak istiyorlar. Ama ben varım. Hiç olmadığım kadar var hissediyorum. Ben soluk alan bir oyuncağım. EVET ŞUAN BURDAYIM. O zaman istemeyecek kadar kaçırmışım keçileri.           Cam kırıklarını birer birer topla, birleştir yeni bir ben yarat. Ben buyum işte, kırıkları beceriksizce yamalanmış, bir değer biçilemeyecek azlıktayım. Sinirlenince fırlat beni  , sonra yapmacık özrünle yeniden inşa et. Hadi ez benliğimi. Sahip olduklarımı benden alıkoy. Durma kes. Elindeki kırık camla kes hislerimi. Kesici sözlerin parçalıyor varlığımı. HADİ DURMA! Bulanıklaştır saydamlığımı. Hep bir camın ardından bakıyorsun dünyaya. Ama temizlemiyorsun zihnini. Bu yüzden kirlisin. Pasaklı zihnini düzeltemeyecek kadar delisin. Korkuyorsun benden ama kaçmak istemiycek kadar gidiksin. Öyle sıkkınsın ki yapacak şeyleri l

sesleniş

 Kapalı bir öğleden sonranın halsizliği ile oturdum. Çimenler hışırdarken üstünde bir tane bile çiçek bitmemiş ağaç dallarının yalvarışlarını, ıstıraplarını dinledim. Gözlerimi kapadığımda hep aynı yerde görüyorum kendimi. Bugünün güzel anları dünün kötü anılarının gölgesini altında kalıyor.  Biri sesleniyor uzaktan. Kim olduğunu bilmiyorum ancak iyi niyetli olmadığı kanısındayım. Oturduğum yeşillik alanın güzel havasından mahrum kalmak istemesem de bu seslenişten kurtulmak için kalkıyorum. Neden beni bu güzel, huzur dolu anda rahatsız etmek zorundasın bay ses. Sesler çoğalıyor, bir girdapa dönüşüyor. Kulağımda, dönembeçli bir yolda yok oluyor sesteki anlamlar. Kalktım kalkmasına ama niçin kalktığımı unuttum. He, doğru ya seslenen kişi...nerede ki bu kişi? Çimenlik alandan çıkınca dar ara sokakların olduğu bir mahalleye giriş yaptım. Sesler yükseliyordu. Sanırım doğru yöndeyim. Loş ışıkta içimi de bedenimi de daraltan bu sokaklarda yürürken yükses ses ismimi haykırıyordu. Tam buldum de

bozuk ışık

      Yanıp sönen bozuk florasan lambalar gözlerimi acıtıyor. Her yer hastalık kokuyor. Nefret etmekten ziyade korkuyorum bu yerden. Beni güvenli alanımdan zorla tutup çıkaracaklar diye dehşete düşüp sararıyorum.     Hastanelerdeki ağır ilaç kokan hava bile kusma hissayatı uyandırıyor içimde. Bu yerden çıkmam lazım. Duvarlar üstüme üstüme geliyor. Bu korku hali paronoyamı coştururken kalbimi duymayı kesiyorum. Çoktan ölmüşüm gibi.     İnatla ikinci ismimi kullanan, uzun saçları beni boğan o doktor kılıklı şeytan ağzımdan çıkan her sözcüğü not alıyor. -Seni durduran ne oldu? Yapmayı unuttuğun bir şeyi mi anımsadın ya da en kıymetlini, hayatını kaybetmekten korku mu duydun? - Ben ölürsem ağlamasını istemediğim biri var...beni unutsa her şey daha kolay olurdu belki ancak elden bir şey gelmiyor. Onun gülmeye devam etmesine ihtiyacım varmış gibi. *Not alıyor dediklerimi. Ben ise saçlarımı bukle bukle yapmak için büyük çaba sarf ediyorum. - Peki hiç isteksiz hissettiğin oluyor mu? Halsizlik

sisli hava

 Havanın sisli oluşu gerçek değilmiş sanısı veriyor insana. Böyle havalarda yürüyüş yapmak filan güzel oluyor genelde. Ama bugün öyle değil. Sabah kalkmak istemediğim bilincindeydim. Uykunun sıcak, sarıp sarmalayışından kopmaya hazır değildim. Kabus görsem bile gerçeklikten iyidir fikrindeydim. Ancak bağırışmalar izin vermiyordu ki uyuyayım.  Karanlık odamda dünden kalma mumun yanışını izledim. Nasıl hala yanıyordu emin değildim ancak sabah vişneçürüğü renkli, böğürtlen kokulu mumun yanıp yok olduğunu düşünmek güzel bir histi. Sesler yükselmeye devam ediyor ve beynimin yitik köşesinde bir ışık yakıyor. Hatırlamak istemediğim anılar zihnimde yeniden hayat buluyor. Kaçmak istiyorum bu histen. Neresi olduğu önemli değil.  Ben...ile başlayan her cümlem hiçlikte yok oluyor. Benliğim bir kırık cam. Düzeltmeye çalıştıkça beni kesiyor. Yataktan kalkmadan tavanı izliyorum kollarımı iki yana açıp. O kadar diklatli izliyorum ki duvarda bir portal açılıp içinden hayallerimi katledecek bir canavar

Gölgeler

   İstenmediğim bir evde odama kapanmışım. Saat takırdıyor, mum alevi aydınlatıyor loş ışığıyla ve camı örten perdenin üstündeki lekelerin anıları zihnimde bir tiyatro kalbimde ise bir yara oluşturuyor. Yatağımda uzanmış tavandaki gölgeler ve ışığın oluşturduğu görüntülere seyre dalıp, manidar bir şarkıyla hayallerimi süsleyen bir zamanda korku kaplıyor kalbimi. Göğsüm parçalanıyor. Gözlerim yaşarıyor ve ben birden bir kahkaha patlatıveriyorum. Öleyazdım bu gece yine de gülüyorum   Yatakta kanın kokusu, yastığın altındaki falçata...hepsi bir deja vu hissi veriyor ancak beni hapsediyor bir kafese bu duygu. Kaçamıyorum. Kaçmaya çalısmıyorum da.   Göz pınarlarım kurumuş, daha çok ağlamayamıyorum. Gülesim geliyor. Oysa çok üzgünüm.   Kalkıyorum yerimden. Kollarım bacaklarım halsiz. Şarkı listemden bir şarkı açıyorum son ses. Dans ediyorum, duygularımı ancak böyle dışarı vuruyorum. Biraz olsum rahatlamak iyi geliyor yorgun vücuduma, ruhuma.    Vücudum şarkıyla senkronize haraket ederken büt

Balon balığı şeklinde gözlerim var

       Gece parlayan yıldızlar arabanın hızına ayak uyduramayıp kayıyorlarmış gibi bir görüntü açığa çıkarıyor. Ölünce bir yıldız olmak istiyorum. Böylelikle herkesten milyonlarca ışık yılı uzakta ölene kadar parlardım. Camdan bakıp her gördüğüm gülen suratta daha çok damla birikip taşıyor gözlerimden. Neden? Neden ağlamak zorundayım ki? Eğer hastaneye gidersek akıl hastası muamelesi göreceğim. Ama zaten öyle değil miyim? Ama ben hastaneye yatmak istemiyorum.      Yalvaran gözlerle ölmemi istiyor. Resmen tek arzusu buymuşcasına yaşlar akıtıyor o şeytani gözlerinden bu sözleri söylerken. Böyle olacağını biliyordum. Ne yaparsam yapayım suçlu olacağımı. Dileğini kabul etmek isterdim.      Değersiz olduğumu herkesten daha iyi anlıyorum ama bu düşük bir işe yaramaz insan parçası olduğum gerçeğiyle barışığım. Bana öyle bakma.     Para israfıymışım. Resimlerim de çöpmüş. Sadece yok olmalı ve onlara bir fayda sağlamalıymışım. Bu sözleri kimlerin okuduğu umrumda dahi değil. Birileri duysun artı