bozuk ışık

     Yanıp sönen bozuk florasan lambalar gözlerimi acıtıyor. Her yer hastalık kokuyor. Nefret etmekten ziyade korkuyorum bu yerden. Beni güvenli alanımdan zorla tutup çıkaracaklar diye dehşete düşüp sararıyorum.

    Hastanelerdeki ağır ilaç kokan hava bile kusma hissayatı uyandırıyor içimde. Bu yerden çıkmam lazım. Duvarlar üstüme üstüme geliyor. Bu korku hali paronoyamı coştururken kalbimi duymayı kesiyorum. Çoktan ölmüşüm gibi.

    İnatla ikinci ismimi kullanan, uzun saçları beni boğan o doktor kılıklı şeytan ağzımdan çıkan her sözcüğü not alıyor.

-Seni durduran ne oldu? Yapmayı unuttuğun bir şeyi mi anımsadın ya da en kıymetlini, hayatını kaybetmekten korku mu duydun?

- Ben ölürsem ağlamasını istemediğim biri var...beni unutsa her şey daha kolay olurdu belki ancak elden bir şey gelmiyor. Onun gülmeye devam etmesine ihtiyacım varmış gibi.

*Not alıyor dediklerimi. Ben ise saçlarımı bukle bukle yapmak için büyük çaba sarf ediyorum.

- Peki hiç isteksiz hissettiğin oluyor mu? Halsizlik gibi.

- Çoğunlukla öyleyim. Yataktan çıkmak istemiyorum. Güne "Merhaba!" diyerek başlamıyorum yani. Ağlayarak uyanıyorum. Nefret ediyorum bu yerden yine de yetimhaneden iyidir evim.

*Tekrar not alıyor. Ben çıkmak gitmek için acele etsem de uzatıyor lanet saçma sorularıyla konuşmayı.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

UYANMAK İSTEMİYORUM

DÜŞÜNMEKTEN NEFRET EDİYORUM.

KAÇMAK İSTİYORUM