günah çıkarma


 Gökten bir meteorun düşüp bir delip açması gibiydi; büyük bir fikir belirdi, krater açtı zihninde. "Hayat yaşamaya değer değil"

Minicik bir kıvılcım yetti ve şimdi yüreğinde bir yangın başladı bilmenin verdiği yük ile. Hayata dair en önemli güdüsünü yitirmişti.

Zarif, yılların acı verici gerçeğinden nasibini almamış elleri kendi bedeninden günah çıkarıyordu, hislerini kelimelerin tükendiği yerde boğuyordu. Belki okuyucum anlamayacak, bilmeyecek gerçekleri lakin genç bir kızın hayatı toz pembe gerçeklerle özene bezene süslenmemiştir. O gerçekler keser, parçalar, oyuklar açar saf genç kızın yüreğinde. Yine de yapılacak bir şey yoktur bu durumda. Anladıktan sonra ne durmayı ne de durmayı düşünmemeyi başarabilirsin. Hayattan kuş olup gökyüzü denen ölümde yitmek istersin ama "ama"larda boğulursun.

Kızın kor gibi yanan, çakmak çakmak yüreği artık kaldıramayacağı kadar küllerinde boğulunca oynanacak tek bir hamle kalmıştır. Bir vasiyetname yazmak.

Önce kız hayata küfreder sonra af diler. Ardından sevgilisine; ...belki yapılabilecek pek çok şey vardı diye yazmayı bitirir ve ailesinden özür diler ancak laf uzadıkça onlara olan yosun tutmuş kini kendini zorla gün yüzüne çıkarır. En sonunda mürekkebin kurumasını ve bitmesini bekler. Saat beklenen dakikayı gösterince derin nefes alır ve kararlaştırdığı yolda yürümeye koyulur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

UYANMAK İSTEMİYORUM

DÜŞÜNMEKTEN NEFRET EDİYORUM.

KAÇMAK İSTİYORUM