sarmal

 

Şehrin sesi huzur veriyor şuan, gürültülü ve kalabalık gelmiyor. Belli bir ritme sahip kendince akıp gidiyor zaman. Sevgililer sarılıyor, arkadaş grubu üç kişi olduğundan biri dışlanıyor, babası çocukları ağlamasın diye ilk defa gölete giren bir ördek yavrusu gibi çırpınıyor,  ıssız bir adam köşeye çökmüş kitabını okuyor. Kısaca hiçbir şey değişmedi. Ne dünyanın sonu geldi, ne zombi istilası oldu ne de zaman geriye aktı. Oysa o gün öyle bir his doğmuştu ki içime, bunların gerçek olacağıyla ilgili. Yine de zamanın -acımasız mı korumacı mı bilemiyorum- suratıma vurduğu değişimin değişmezliği dışında yeni bir şey de öğrenmedim. Her şey tıpatıp aynı. Bu acıtıyor. Dünya patlasa daha mutlu olurdum.

Rastgele gördüğüm şeyleri betimeye kelime bulamıyorum. Otursam da yürüsem de fark etmiyor, beceriksizim.

Bir kitap okuyorum ama uykum geliyor. Hayat bitti, bu kadarmış

Birini bekliyorum. O biri beni kırınca daha çok bağlanıyorum. Bozuk plaklardan farkım yok. Değiştirilmeye üşeniliyorum.

Gidiyor, geliyor, gidiyorum, geliyorum...zaman akıyor. çocuk gelmiyorum göze. Yetişkin de değilim ergen de. Hiçbir şeyim ve kaçamıyorum.

Nefes al ve nefes ver

şimdi daha iyiyim.

Ben bir şey değilim, hiçbir şeye benzemiyorum. İnsan değilim bitki de hayvan da. Peki neyim?

Korkunç benliğim, gerçekler, acılar, mutluluklar hepsi geçiyor ama hiçbir şey değişmiyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

UYANMAK İSTEMİYORUM

DÜŞÜNMEKTEN NEFRET EDİYORUM.

KAÇMAK İSTİYORUM